İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Cenk Yaltırak, gerçek ve senaryo depremler üzerinden 120 bin farklı noktada 750 metreye 750 metre aralıklarla zemin davranışını ivmelerle hesaplayabilen fay haritası hakkında bilgi verdi.
Çalışme va algoritmayı harita üzerinen rastgele seçilen bir köy üzerinden anlatan Prof. Dr. Cenk Yaltırak, “Yaltırak, “Bakın bir köyün planına kadar gidebiliyorsunuz, köyün içinde bir ivme noktası görebiliyoruz, mesela bu 0.035, bizim ilerideki İTÜ’de başlayacak projemiz şu olacak, biz bu mesafeyi 100 metreye indireceğiz” dedi.
Prof. Dr. Yaltırak, “Böylece 100 metreye indirdiğimiz zaman bu köydeki bütün binaların hangi ivmelerle karşılaşma olasılığı var onu görebileceğiz.” diye konuştu. Yaltırak, “Bu 100 metreye inme çalışmaları şimdi, İstanbul Teknik Üniversitesi girişimi başladıktan sonra 1 yıl içinde biz bütün Marmara Bölgesi için tamamlamayı düşünüyoruz ve farklı fay senaryoları için yeni bir algoritma oluşturma niyetindeyiz.” dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr.Cenk Yaltırak, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde hazırlanan, İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde 120 bin noktada 750 metreye 750 metre aralıklarla, gerçek ve senaryoyla oluşturulan depremlerde, zemin davranışını ve ivmeyi hesaplayabilen fay haritasını tanıttı. Yaltırak, haritanın yaklaşık 1 yıl içinde geliştirilerek 100 metreye 100 metre aralıklarla hesaplama imkanı sunabileceğini; haritanın kentsel dönüşümde öncelikli noktaların belirlenmesini hassas şekilde hızlandırabileceğini, olası depremde bina ve sokakların hangi ivmelerle karşılaşma olasılığı bulunduğunu gösterebildiğini belirtti. Çalışmanın, birçok farklı bilim insanının fay modelini içinde bulundurduğunu ve deprem önlemleri çerçevesinde katkı sunduğunu belirten Yaltırak, kentsel dönüşüm konusunda da eleştirilerde bulundu.
“BİNALARIN SADECE YAŞINA VE BETONUNA BAKARAK KARAR VEREMEYİZ”
Hazırlanan haritanın kentsel dönüşüm ile ilişkisine değinen Yaltırak, “Önceliklendirmek gerekiyor; yani binaların sadece yaşına ya da betonuna bakarak karar veremeyiz. Bu şuna benziyor. Yaşlı insanların hepsini öldürelim. Niye? Çünkü, yaşlılar. Halbuki yani adamın ömrü var yani yaşadığı yer de hiçbir risk taşımıyor, sağlığı da yerinde. O zaman işte onu tutmamız gerekiyor. Binaların depremde görecekleri en önemli şey maksimum ivmedir. Yani, bir deprem senaryosu yapıyorsanız önceliklendirme için önce o binanın görebileceği en büyük kuvveti bilmeniz gerekiyor. Onun için ivmeyi bilmeniz gerekiyor. Yani binayı, ivmeyi, bilirseniz binanın kütlesini biliyorsunuz, yapısını biliyorsunuz. Buradan da hangi kuvvette etkileneceğini de bilmeniz mümkün. Onun için bizim yaptığımız haritada en büyük depremde dahi, sıfır 0.1G (daha az riskli) değerinin altında kalan yerler var ve 0.1G’nin altında kalan yerlerin büyük bir çoğunluğunda da kent var. Buralarda da kentsel dönüşüm başladı, hatta sadece burada başladı. Çünkü, bu alanlar rantsal olarak da çok değerli alanlar ve bu bir kentsel dönüşüm göstermiyor. Çünkü 0.1G olan bir yerde eskimiş bir binanızı, hem kat sayısını artırıyorsunuz, hem değerini arttırıyorsunuz.” dedi.
“DEVLETİN BİR ÖNCELİKLENDİRME YAPMASI LAZIM”
Haritanın kentsel dönüşüm konusunda öncelik tanınması gereken noktaları önceden işaret edebileceğini belirten Yaltırak, “Bizim yaptığımız harita şunu gösteriyor. Triyaj, örneğin bir trafik kazası oldu. Kim geldi hastaneye, kim önce tedavi olacak ? Kolu kopmuş adam mı, kaşı yarılmış adam mı? Bu harita senaryolarla, farklı deprem senaryolarında, yani bir tek bizim yaptığımız çalışma değil. Diyelim ki A, B, C bir sürü model var ortada. Her biri için yapılıyor ve her biri için yapıldığında, her birinde olacak en büyük ivmeleri hesaplıyor. En büyük ivmeleri hesapladığınız zaman siz bunu bir kent planının, kent haritasının, kent envanterinin üzerine koyarsanız o zaman göreceksiniz ki bazı yerler öncelikli değil, bazı yerler öncelikli. Yani Ihlamurdere öncelikli ama Ihlamurdere’nin tepesi, yamaçları, Dikilitaş öncelikli değil ama Ihlamurdere mi yapılıyor ? Hayır. Neresi yapılıyor? Dikilitaş yapılıyor. Herkes evini yaptırıyor çünkü inanılmaz bir değer artışı var orada. İnsanlar borç harç buluyor, yaptırıyor. Bu arada Fatih ne durumda? Duruyor. Eyüp ne durumda? Duruyor. Yedikule ne durumda? Duruyor. Zeytinburnu ne durumda? Duruyor. Çünkü, insanların orada o hamleyi yapacak paraları da yok. Onun için devletin bu işlerde bir önceliklendirme yapması lazım. Bu harita ve bu ivmeler hesaplar yani farklı farklı modeller ve senaryolar için ivme değerleri üretiyor ve burada önceliklendirme yapmak mümkün.” şeklinde konuştu.
“HARİTA ÖNCE NEREYE TEST YAPILACAK SİZE SÖYLÜYOR”
Haritanın, binalara uygulanacak deprem dayanıklılık testleri öncesinde tespit kolaylığı sağlayacağını aktaran Yaltırak, “Tabi nereye test yapılması gerektiğini söylüyor size harita, yani önce nereye test yapacaksınız? Tabi ki diyelim ki 0.1G (az riskli) olan yerde de bir binanın yıkılma olasılığı var. Nasıl yıkılabilir? Bir kere gecekondu apartmandır, mühendislik hizmeti görmemiştir. Alt katına müdahale edilmiştir, kendisi kötü yapılmıştır böyle binalar da var. Ama zaten bunlar yasadışı. Yasadışı olan binalara ruhsatsız binalara tabi ki 0.1G’de olsa da bakmanız gerekir. Onun için bence kentsel dönüşüm en kaba haliyle kıyılardan, güney kıyılarından başlamalı ve bu kıyılar bütün Marmara kıyıları. Yani, sadece İstanbul’un sorunu bu değil bu. Tuzla’nın da sorunu, Darıca’nın da sorunu, Yalova’nın da sorunu, Karamürsel’in de sorunu, Mudanya’nın da sorunu.” dedi.
“FUTBOL TARAFTARI GİBİ HOCA TUTANLAR VAR”
Yaltırak, “Bizim yaptığımız iş farklı bilimadamlarının haritalarındakileri de senaryolaştırmak. Yani biz niye bu senaryoları yapıyoruz? A kişisinin söylediği fayın da senaryosunu yapıyoruz. B’nin de yapıyoruz, C’nin de. Risk analizi en ağır şeye göre hazırlanmaktır. Yani, en küçük işte 7 olur, Batı Marmara’yı etkiler. ‘Ben ona inanıyorum’ tamam inanabilirsin ama insanların hayatı bu kadar basit değil yani bunu yapamazsın. Hakkın yok. Bunu bilimsel ortamda söylersin, şunu söylersin, veri sunarsın, yaparsın. Şimdi iş burada artık şovenizme doğru gitmiş vaziyette, halkımızın gözünde futbol taraftarı gibi hoca taraftarı var. Ben diyorum ki bak, dört tane hoca tutuyorsunuz o dört hocanın da fayını modelledik. Sadece kendi faylarımızı modellemedik. Onlarınkini de modelledik. Herkesinkini modelledik ama biz bilim olarak diyoruz ki bunların birini seçme gibi bir lüksümüz yok.” diye konuştu.
“NE ÇİMENTO, NE DEMİR BULABİLECEĞİZ”
“Bilimsel bir yaklaşımla, bir önceliklendirme olmazsa maalesef yine zaman kaybetmeye devam edeceğiz” diyen Yaltırak, “Artı para ve insan gücünü de kaybediyoruz. Yani siz Ulus’ta 15 katlı bir binayı yıkılmayacağı halde sırf apartmandakilerin o rant kaygısından dolayı yeniden yaparsanız o binanın çimentosu ve demiriyle üç katlı 30 bina yapacaksanız yapmıyorsunuz demektir. 30 kişiyi ölüme bırakıyorsunuz demektir eski çürük binalarda. İşe böyle bakmak lazım. Bunu en iyi doktorlar anlar, burada bir triyaj var, sıralama var. O sıralama yapılmazsa ben zannederim İstanbul gittikçe içinden çıkılmaz bir kaosa doğru gidecek ve ne çimento bulabileceğiz, ne demir bulabileceğiz, ne usta bulabileceğiz. Çünkü o usta Fatih’te bir evi yapmak yerine, Ulus’ta lüks bir apartmanı yapmakla meşgul olacak” dedi.
“ŞU ANDA KULLANILAN HARİTALAR BİZİ YANLIŞ YÖNE GÖTÜRÜYOR””
Haritanın teknik özelliklerini rastgele seçilen İstanbul’a yakın bir köy üzerinde anlatan Yaltırak, “Bakın bir köyün planına kadar gidebiliyorsunuz, köyün içinde bir ivme noktası görebiliyoruz, mesela bu 0.035, bizim ilerideki İTÜ’de başlayacak projemiz şu olacak, biz bu mesafeyi 100 metreye indireceğiz. Böylece 100 metreye indirdiğimiz zaman bu köydeki bütün binaların hangi ivmelerle karşılaşma olasılığı var onu görebileceğiz. Demek ki bu köyde, bir etüt yapacaksanız, binaların yenilenmesi veya deprem riskini hesaplayacaksınız, senaryo deprem burada ne kadar ivme üretiyor bakacaksınız ve ona göre diyceksiniz ki bu binalar dayanır veya dayanmaz. Tabi bu, ondan sonra deprem mühendisliğinin işine giriyor. Önemli olan deprem mühendisinin, bu işi yapabilmesi için şu anda kullanılan haritalar doğru değil ve yanlış yöne götürüyor bizi.” ifadelerini kullandı.
“1 YIL İÇİNDE TAMAMLAMAYI DÜŞÜNÜYORUZ”
Yaltırak, “Bu 100 metreye inme çalışmaları şimdi, İstanbul Teknik Üniversitesi girişimi başladıktan sonra 1 yıl içinde biz bütün Marmara Bölgesi için tamamlamayı düşünüyoruz ve farklı fay senaryoları için yeni bir algoritma oluşturma niyetindeyiz. Yani, gerçek verilerden bir formül oluşturacağız. O gerçek verilerden oluşturduğumuz formülü gerçek verilerin yanında senaryolarla test edeceğiz. Ona göre artık bu mikro bölgelendirme olacak. Marmara Bölgesi’nde yaşayan bütün herkes için olacak. Edremit Körfezi’nden Eskişehir’e, Bilecik’ten Düzce’ye kadar olan bir alanı kaplıyor Trakya dahil. Burada doğrudan doğruya biz var olan depremleri test ediyoruz” dedi.