“Suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem”
Sanık Osman Bayraktar, sanık Mustafa Uzunlar ile otopark işletmeciliği yaptıklarını, ancak resmi olarak ortak olmadıklarını belirtti. Cinayetin ardından bir arkadaşının Uzunlar’ın evinin önünde kalabalık bir grup olduğunu söylemesi üzerine oraya gittiğini anlatan Bayraktar, “Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem” diyerek kendini savundu. Bayraktar, Uzunlar’ı sadece iş ortağı olarak tanıdığını ve olayla ilgili başka bir bilgisinin olmadığını iddia etti.
Diğer Sanıkların Savunmaları
Sanık Levent Yüce, olaydan önce taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımıyla uğraştığını ifade etti. Satışa çıkardığı motosikletlerden birini, tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya’ya sattığını anlattı. Yüce, peşinat aldıktan sonra Balkaya’nın motosikleti alıp gittiğini, cinayetin ardından tutuklandığını belirtti. Sanık Çağlar Zorlu ise olayla hiçbir bağlantısının olmadığını savunarak tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık Ülkü Ocakları eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş’la arasında geçtiği belirtilen “Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor” şeklindeki konuşmanın uydurma olduğunu ve böyle bir program olmadığı için yanlış adresler verdiğini savundu. Zorlu, Demirbaş’ın “Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz” demediğini de ileri sürdü.
Sanık Aytaç Ataç, ticaretle uğraştığını ve Tolgahan Demirbaş’ı müşterisi, Çağlar Zorlu’yu ise çocukluk arkadaşı olarak tanıdığını belirtti. Demirbaş ile Zorlu’nun, bir kişinin adresinin tespit edilmesiyle ilgili konuşmalarına şahit olduğunu ve bir kafede otururken yanındaki kişinin telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş’in öldürüldüğünü öğrendiğini söyledi. Ataç, Tolgahan’ı aradığını ve “Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim” cevabını aldığını ifade etti.
Telefon Şifresini Yine Hatırlamadı
Tutuklu sanıklardan avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu iddia etti ve “Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi” dedi. Soruşturma sırasında kendisine “MHP üyesi misin?” diye sorulduğunu ve bu sorunun savcı tarafından çıkarılmasını talep ettiğini belirtti. Cinayetin ardından bazı FETÖ firarilerinin “hakkında gözaltı kararı verildiği” yönündeki paylaşımları üzerine Ankara’ya gittiğini ve ifade vermek için emniyete geldiğini anlattı. Öktem, telefon şifresinin sorulması üzerine, COVID-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını söylediğini ve şifreyi bir kağıda yazdığını, kağıda bakmasına izin verilmediğini iddia etti. Mahkeme başkanının “Şimdi hatırlıyor musun?” sorusuna ise “Hayır” cevabını verdi.
Osman Bayraktar: “Suçun İçinde Olsam Kendi Ayağımla Oraya Gitmem”
Sanık Osman Bayraktar, Mustafa Uzunlar ile otopark işlettiklerini ancak resmi olarak ortak olmadıklarını belirtti. Cinayetin ardından bir arkadaşının, Uzunlar’ın evinin önünde kalabalık bir grubun olduğunu söylemesi üzerine oraya gittiğini anlatan Bayraktar, “Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem” diyerek kendini savundu. Uzunlar’ı sadece iş ortağı olarak tanıdığını ve olayla ilgili başka bir bilgisinin olmadığını iddia etti.
Diğer Sanıkların Savunmaları
Levent Yüce: Olay öncesinde taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımıyla uğraştığını belirtti. Satışa çıkardığı motosikletlerden birini, tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya’ya sattığını anlattı. Peşinat aldıktan sonra Balkaya’nın motosikleti alıp gittiğini, cinayetin ardından tutuklandığını ifade etti.
Çağlar Zorlu:Olayla hiçbir bağlantısının olmadığını savunarak tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık Ülkü Ocakları eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş’la arasında geçtiği belirtilen “Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor” şeklindeki konuşmanın uydurma olduğunu ve yanlış adresler verdiğini savundu. Demirbaş’ın “Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz” demediğini ileri sürdü.
Aytaç Ataç: Ticaretle uğraştığını ve Tolgahan Demirbaş’ı müşterisi, Çağlar Zorlu’yu ise çocukluk arkadaşı olarak tanıdığını belirtti. Demirbaş ile Zorlu’nun bir kişinin adresinin tespit edilmesiyle ilgili konuşmalarına şahit olduğunu ve bir kafede otururken yanındaki kişinin telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş’in öldürüldüğünü öğrendiğini söyledi. Tolgahan’ı aradığını ve “Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim” cevabını aldığını ifade etti.
Serdar Öktem: Telefon Şifresini Hatırlamıyor
Tutuklu sanık avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu iddia ederek, “Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi” dedi. Soruşturma sırasında kendisine “MHP üyesi misin?” diye sorulduğunu ve bu sorunun savcı tarafından çıkarılmasını talep ettiğini belirtti. Cinayetin ardından bazı FETÖ firarilerinin “hakkında gözaltı kararı verildiği” yönündeki paylaşımları üzerine Ankara’ya gittiğini ve ifade vermek için emniyete geldiğini anlattı. Telefon şifresinin sorulması üzerine, COVID-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını söylediğini ve şifreyi bir kağıda yazdığını, kağıda bakmasına izin verilmediğini iddia etti. Mahkeme başkanının “Şimdi hatırlıyor musun?” sorusuna ise “Hayır” cevabını verdi.
Osman Bayraktar: “Suçun İçinde Olsam Kendi Ayağımla Oraya Gitmem”
Sanık Osman Bayraktar, sanık Uzunlar ile otopark işlettiklerini, işletmede resmi ortaklığının bulunmadığını belirtti. Cinayetin ardından kendisini arayan bir arkadaşının Uzunlar’ın evinin önünde kalabalık bir grubun olduğunu söylediğini, bunun üzerine bu eve gittiğini anlatan Bayraktar, “Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem” savunmasını yaptı. Sanıklardan Uzunlar’ı ortağı olduğu için tanıdığını aktaran Bayraktar, “Onun dışında bir bilgim yok” iddiasında bulundu.
Diğer Sanıkların Savunmaları
Levent Yüce:** Olay öncesi taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımı işleriyle uğraştığını dile getirdi. Satışa çıkardığı motosikletlerden birine, tetikçi Özyağcı’yı Ankara’da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya’nın müşteri olduğunu anlatan Yüce, peşinat almasının ardından Balkaya’nın motosikleti alarak gittiğini, cinayetin ardından da tutuklandığını ifade etti.
Çağlar Zorlu:Yaşanan olayla hiçbir bağının olmadığını ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık Ülkü Ocakları eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş’la aralarında geçtiği belirtilen “Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor” şeklindeki konuşmayla ilgili “Böyle bir program olmadığı için uydurma iki tane adres verdim.” savunmasını yaptı. Zorlu, Demirbaş’ın kendisine, “Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz” diye bir ifade kullanmadığını da öne sürdü.
Aytaç Ataç:** Ticaretle uğraştığını, Tolgahan Demirbaş’ı müşterisi, Çağlar Zorlu’yu ise çocukluk arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını söyledi. Demirbaş ile Zorlu’nun, kişinin adresinin tespit edilmesi şeklindeki konuşmalarına şahit olduğunu, kafede otururken yanındaki kişinin bir telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş’in öldürüldüğünü söylediğini aktaran Ataç, “Tolgahan’ı aradım, sordum. ‘Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim’ dedi” ifadelerini kullandı.
Telefon Şifresini Yine Hatırlamadı
Davanın tutuklu sanıklarından avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu ileri sürerek, “Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi” savunmasını yaptı. Soruşturma aşamasında kendisine “MHP üyesi misin?” diye sorulduğunu aktaran Öktem, “Evet, bundan da şeref duyarım. Ama ‘bunun soruşturmayla ne alakası var’ diye bunu soran savcıya söylediğimde savcı, ‘Tamam o soruyu çıkartalım’ dedi” ifadelerini kullandı. Cinayetin ardından FETÖ firarisi bazı kişilerin “hakkında gözaltı kararı verildiği” yönündeki paylaşımları üzerine Ankara’ya doğru yola çıktığını anlatan Öktem, emniyete ifade vermeye geldiğini, hakkında gözaltı kararı olmadığının söylenmesi üzerine buradan ayrıldığını dile getirdi. Soruşturma aşamasındaki sorgusunda, telefonunun şifresinin sorulması üzerine, “Kovid-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını” beyan ettiğini anımsatan Öktem, şifreyi bir kağıda yazdığını, izin verilirse bu kağıda bakabileceğini emniyet görevlilerine söylediğini ancak bunun istenmediğini iddia etti. Öktem, mahkeme başkanının, “Şimdi hatırlıyor musun?” sorusuna “Hayır” cevabını verdi.
Öktem: “Suçla İlgim Yok”
Atılı suçla bir ilgisinin bulunmadığını savunan Öktem, “16 yıllık hukukçuyum, herhangi bir kaçma şüphem yok. Yargılama sonunda beraat edeceğime inancım tamdır. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum” dedi. Sanık Çep’in, “Sinan Ateş’ten Yargıtay’daki dosyası için yardım istediği” yönündeki savunması hatırlatılan Öktem’e, bu dosyanın olay tarihinde ne aşamada olduğu soruldu. Çep’in müvekkili olduğunu belirten Öktem, Çep hakkındaki dosyanın temyiz incelemesi aşamasında olduğunu aktardı. Ateş ile Ülkü Ocakları’nda aynı dönemde görev almadığını belirten Öktem, herhangi bir husumetlerinin de bulunmadığını iddia etti. Müşteki avukatlarının, “Hatırlaman halinde telefonun şifresini verir miydin?” sorusu üzerine Öktem, Avukatlık Kanunu’nun “sır saklama” başlıklı 36. maddesi gereği vermeyeceğini söyledi.
Duruşma Salonunda Gerginlik
Müşteki avukatlarından birinin, Öktem’in 6 ayrı telefon numarası olduğuna dair sorusuna, sanık avukatları itirazda bulundu. Avukatlar arasındaki diyaloğun uzaması üzerine duruşma salonunda kısa süreli gerginlik yaşandı. Mahkeme başkanı, avukatların tartışmayı sonlandırmasını istedi ancak tartışmanın sürmesi üzerine mahkeme başkanı ile müşteki avukatları arasında sözlü münakaşa yaşandı. Daha sonra, başkanın talimat