Fransa Cumhurbaşkanı Macron son dönemde Rusya karşısındaki tutumunu büyük oranda değiştirdi ve Ukrayna savaşı konusunda en şahin lider haline geldi. Macron’un bu değişiminde hangi gelişmeler rol oynadı?
Can Çırnaz – Avrupa ülkelerinin Ukrayna’daki savaş konusunda birkaç istisna hariç olarak Rusya karşısındaki duruşları devam etse de, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un konuyla ilgili tutumundaki ciddi değişim dikkat çekiyor. Uzun yıllardır Avrupa’nın Rusya’yı dışlamaması gerektiği yönünde söylemler kullanan ve Rusya ile olumlu ilişki sürdürülmesi taraftarı olan Macron, son aylarda bu ülkeye karşı duruşunda büyük bir değişime gitti ve Avrupa’da Rusya’ya karşı en ‘şahin’ açıklamalarla dikkat çeken lider haline geldi.
Son dönemde Ukrayna’ya asker gönderme fikrini dahi ortaya atarak büyük dikkat çeken Macron, son olarak “Fransızların ve Avrupa’nın güvenliği tehlikede. Rusya kazanırsa Avrupa’nın güvenilirliği sıfıra inecek” açıklamasında bulundu. Macron, Fransa’nın Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı kazanmasını engellemeye hazır olduğunu belirterek, müttefiklerine yardımları sınırlandırmama çağrısında bulundu. Ukrayna’ya yardımların sınırlı olması gerektiğini savunan herkesin yenilgiyi seçmiş olacağını ifade eden Macron, Avrupa’nın kırmızı çizgi çizmemesinin Kremlin’e zayıflık mesajı vereceğini söyledi.
Le Pen’e karşı mı?
Macron’un bu sert Rusya karşıtı duruşa geçmesinde hem iç siyaset, hem de Avrupa siyasetinin etkisi olduğu ifade ediliyor. Zira Fransa içinde aşırı sağa karşı oy kaybı yaşayan Macron, Rusya ile yakın ilişkileri nedeniyle üzerinde çok sayıda soru işareti bulunan Marine Le Pen’e karşı açık ve net Rus karşıtı duruşuyla puan topluyor. Macron’un tutum değişikliğindeki bir diğer önemli sebep olarak Avrupa ile ilgili hayalleri görülüyor. Avrupa’nın ABD’den bağımsız biçimde kendini ve müttefiklerini savunabileceğini kanıtlamak adına Ukrayna oldukça önemli bir test. Zira ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesi durumunda bu ülkenin Ukrayna’ya yönelik askeri yardımları sonlandıracağı aşikar. Bu ortamda, boşluğu doldurabilecek tek güç odağı olarak Avrupa gözüküyor. Macron’un uzun yıllardır bahsettiği güçlü Avrupa için bu rolü oynamak oldukça önemli olabilir. Bu sebeplerin dışında Macron’un Putin’e yönelik hayal kırıklığı da önemli bir faktör olabilir. Zira savaş öncesi önemli çaba sarf eden ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından tabiri yerindeyse ‘oyuncak edilen’ Macron, bunu unutmuş değil. Macron geçen yıl Slovakya’da yaptığı bir konuşmada Doğu Avrupa ülkelerinin Rusya konusundaki uyarılarına kulak asmadıkları için hatalı oldukları itiraf etmiş ve bu ülkelerin sesinin daha fazla duyulması gerektiğini ifade etmişti. Macron’un önümüzdeki dönemde Avrupa’nın en şahin lideri olmayı sürdüreceği tahmin ediliyor.
Yeni bir güç odağı mı?
Fransa, Almanya ve Polonya’dan oluşan ve ‘Weimer üçgeni’ olarak anılan üç ülke liderlerinin Almanya’nın başkenti Berlin’deki toplantısında Ukrayna’ya destek mesajı çıktı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Polonya Başbakanı Donald Tusk ile Almanya’da düzenlenen basın toplantısında, “Birliğimiz her zamankinden daha fazla gücümüzdür. Özellikle Almanya, Polonya ve Fransa’nın özel bir sorumluluğu var” derken “Artık Ukrayna’ya tüm küresel pazarda daha da fazla silah temin edeceğiz. Bu iyi bir gelişme” şeklinde konuştu. Macron ise “Yeni bir önem başlıyor ve biz de orada olacağız. Üçümüzün bugün bir arada olması, Ukrayna’daki durum konusunda aynı kararlılıkta olmamız, Rusya’nın kazanmasına asla izin vermemeye ve Ukrayna halkını sonuna kadar desteklemeye kararlı olmamız halkımız, güvenliğimiz ve Avrupa’mız için bir güçtür” şeklinde konuştu. Polonya Başbakanı Donald Tusk ise, “Saldırganın kim olduğu, kimin bizlerin yardımını hak ettiği hususunda aynı görüşteyiz. Ukrayna’ya yardım hemen yapılmalı” dedi. Avrupa’nın yükselen gücü olarak görülen Polonya’nın, kıtanın bel kemiği ülkeleri ile ilişkisini yakınlaştırması, Avrupa’da Ukrayna savaşının gölgesinde yeni bir güç odağının doğduğu yorumlarına yol açıyor.