Sinan Ateş Davası Yarın Devam Edecek! Tüm Suçlamaları Reddeden Tolga Demirbaş: “Vicdanım Rahat”

Sinan Ateş Davası Yarın Devam Edecek! Tüm Suçlamaları Reddeden Tolga Demirbaş: “Vicdanım Rahat”

Sinan Ateş Davası Yarın Devam Edecek! Tüm Suçlamaları Reddeden Tolga Demirbaş: “Vicdanım Rahat”
REKLAM ALANI
Yayınlama: 02.07.2024
A+
A-

Sinan Ateş Davası Yarın Devam Edecek! Tüm Suçlamaları Reddeden Tolga Demirbaş: “Vicdanım Rahat”

Sinan Ateş cinayeti davasında ilk duruşma tamamlandı. Eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş, suçlamaları reddederek, “Maktulle hiçbir husumetim yok. Vicdanım rahat.” dedi. Duruşma, sanık savunmalarıyla yarın devam edecek.

Sinan Ateş cinayeti davasının ikinci duruşması tamamlandı. Bugün görülen 22 sanıklı davada 13 sanığın savunması alındı. Mahkeme Başkanı, talimatına rağmen Ayşe Ateş’in avukatını duruşma salonundan çıkarmayan kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Sinan Ateş davasında çelişkili ifadeler - Son Dakika Haberler

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı’nın eski başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili 22 sanıklı davanın ikinci gününde 13 sanığın savunması alındı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde görülen duruşmada sanıklar hazır bulunurken, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları da duruşmayı takip etti.

Özyağcı ve Çolak Suçlamaları Reddetti

Tetikçi Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya taşıdığı iddia edilen tutuklu polis memuru Murat Can Çolak, savunmasında suçlamaları reddetti. Çolak, sanıklardan Aşkın Mert Gelenbey’in “ağabeyinin sorunları olduğunu ve otoparktan alacağı bir araçla Ankara’ya gideceğini” söylediğini belirterek, bu nedenle Ankara’ya eğlenmek amacıyla yola çıktıklarını ifade etti. Çolak, Ankara’ya, Gelenbey ve tetikçi Eray Özyağcı ile aynı araçta gittiklerini, Özyağcı’yı daha önce hiç görmediğini ve Ankara’da kısa bir süre kaldıktan sonra İstanbul’a geri döndüklerini anlattı. Cinayetin azmettiricisi olduğu iddia edilen Doğukan Çep’i tanımadığını savunan Çolak, bir soru üzerine Özyağcı’nın ismini bile bilmediğini ve arandığından haberdar olmadığını öne sürdü.

Azmettirici sanıkla cezaevinde tanıştığını belirten Ufuk Köktürk, sanık Doğukan Çep ile 2013 yılında cezaevinde tanıştıklarını söyledi. Çep’in Ateş cinayetinden önce kendisini arayarak borç istediğini, bunun üzerine bir arkadaşından aldığı parayı eşinin hesabından Çep’e gönderdiğini ifade etti. Köktürk, Ateş cinayetinden haberdar olmadığını ve eğer haberdar olsaydı, o dönemde hamile olan eşinin hesabından para göndermeyeceğini savundu. Ayrıca, emniyette kendisine MHP İstanbul İl Başkanlığı önünde çekilen fotoğrafının sorulduğunu ve bu suçlamalarla bir ilgisi olmadığını iddia etti.

Özel harekat polisi Murat Can Çolak da hakkındaki suçlamaları reddetti. Ateş cinayetinden bir gün sonra, avukat olan sanıklardan Serdar Öktem ile yaptıkları Facetime görüşmelerine ilişkin soruya, Öktem’in 2013 yılındaki dava sürecinde avukatlığını üstlendiğini ve görüşmelerin bu konuyla ilgili olduğunu belirtti.

Sanıklardan Mustafa Uzunlar, tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’ya getiren aracı kiraladığını anlattı. Uzunlar, Doğukan Çep’in kendisinden Ankara’ya gidip gelmek için araç kiralamak istediğini ve “Polis arkadaşlarla düğün tebriğine gideceğiz” demesi üzerine indirim yaparak aracı kiraladığını söyledi. Olaydan sonra iş yerinin kamera kayıtlarını polislere teslim ettiğini ve aracı kimin geri getirdiğini bilmediğini savundu. Uzunlar, Çep tarafından kandırıldığını belirterek ondan şikayetçi olduğunu dile getirdi. Çep’in telefon rehberinde “Sedat Güner” olarak kayıtlı olmasının sebebi sorulduğunda, korktuğu için böyle yaptığını açıkladı. Uzunlar, aracı kiraladığında normalde kiralama sözleşmesi düzenlediğini, ancak Çep’i önceden tanıdığı ve yanında polislerle yolculuk yapacağını söylediği için sözleşme yapmadığını öne sürdü. Müşteki avukatlarının sorusu üzerine, kiralanan araçta takip cihazının bulunmadığını belirtti.

Sinan Ateş cinayeti davasının ikinci celsesi başladı

“Suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem”

Sanık Osman Bayraktar, sanık Mustafa Uzunlar ile otopark işletmeciliği yaptıklarını, ancak resmi olarak ortak olmadıklarını belirtti. Cinayetin ardından bir arkadaşının Uzunlar’ın evinin önünde kalabalık bir grup olduğunu söylemesi üzerine oraya gittiğini anlatan Bayraktar, “Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem” diyerek kendini savundu. Bayraktar, Uzunlar’ı sadece iş ortağı olarak tanıdığını ve olayla ilgili başka bir bilgisinin olmadığını iddia etti.

Diğer Sanıkların Savunmaları

Sanık Levent Yüce, olaydan önce taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımıyla uğraştığını ifade etti. Satışa çıkardığı motosikletlerden birini, tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya’ya sattığını anlattı. Yüce, peşinat aldıktan sonra Balkaya’nın motosikleti alıp gittiğini, cinayetin ardından tutuklandığını belirtti. Sanık Çağlar Zorlu ise olayla hiçbir bağlantısının olmadığını savunarak tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık Ülkü Ocakları eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş’la arasında geçtiği belirtilen “Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor” şeklindeki konuşmanın uydurma olduğunu ve böyle bir program olmadığı için yanlış adresler verdiğini savundu. Zorlu, Demirbaş’ın “Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz” demediğini de ileri sürdü.

Sanık Aytaç Ataç, ticaretle uğraştığını ve Tolgahan Demirbaş’ı müşterisi, Çağlar Zorlu’yu ise çocukluk arkadaşı olarak tanıdığını belirtti. Demirbaş ile Zorlu’nun, bir kişinin adresinin tespit edilmesiyle ilgili konuşmalarına şahit olduğunu ve bir kafede otururken yanındaki kişinin telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş’in öldürüldüğünü öğrendiğini söyledi. Ataç, Tolgahan’ı aradığını ve “Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim” cevabını aldığını ifade etti.

Telefon Şifresini Yine Hatırlamadı

Tutuklu sanıklardan avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu iddia etti ve “Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi” dedi. Soruşturma sırasında kendisine “MHP üyesi misin?” diye sorulduğunu ve bu sorunun savcı tarafından çıkarılmasını talep ettiğini belirtti. Cinayetin ardından bazı FETÖ firarilerinin “hakkında gözaltı kararı verildiği” yönündeki paylaşımları üzerine Ankara’ya gittiğini ve ifade vermek için emniyete geldiğini anlattı. Öktem, telefon şifresinin sorulması üzerine, COVID-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını söylediğini ve şifreyi bir kağıda yazdığını, kağıda bakmasına izin verilmediğini iddia etti. Mahkeme başkanının “Şimdi hatırlıyor musun?” sorusuna ise “Hayır” cevabını verdi.

Osman Bayraktar: “Suçun İçinde Olsam Kendi Ayağımla Oraya Gitmem”

Sanık Osman Bayraktar, Mustafa Uzunlar ile otopark işlettiklerini ancak resmi olarak ortak olmadıklarını belirtti. Cinayetin ardından bir arkadaşının, Uzunlar’ın evinin önünde kalabalık bir grubun olduğunu söylemesi üzerine oraya gittiğini anlatan Bayraktar, “Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem” diyerek kendini savundu. Uzunlar’ı sadece iş ortağı olarak tanıdığını ve olayla ilgili başka bir bilgisinin olmadığını iddia etti.

Diğer Sanıkların Savunmaları

Levent Yüce: Olay öncesinde taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımıyla uğraştığını belirtti. Satışa çıkardığı motosikletlerden birini, tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya’ya sattığını anlattı. Peşinat aldıktan sonra Balkaya’nın motosikleti alıp gittiğini, cinayetin ardından tutuklandığını ifade etti.

Çağlar Zorlu:Olayla hiçbir bağlantısının olmadığını savunarak tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık Ülkü Ocakları eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş’la arasında geçtiği belirtilen “Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor” şeklindeki konuşmanın uydurma olduğunu ve yanlış adresler verdiğini savundu. Demirbaş’ın “Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz” demediğini ileri sürdü.

Aytaç Ataç: Ticaretle uğraştığını ve Tolgahan Demirbaş’ı müşterisi, Çağlar Zorlu’yu ise çocukluk arkadaşı olarak tanıdığını belirtti. Demirbaş ile Zorlu’nun bir kişinin adresinin tespit edilmesiyle ilgili konuşmalarına şahit olduğunu ve bir kafede otururken yanındaki kişinin telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş’in öldürüldüğünü öğrendiğini söyledi. Tolgahan’ı aradığını ve “Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim” cevabını aldığını ifade etti.

 Serdar Öktem: Telefon Şifresini Hatırlamıyor

Tutuklu sanık avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu iddia ederek, “Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi” dedi. Soruşturma sırasında kendisine “MHP üyesi misin?” diye sorulduğunu ve bu sorunun savcı tarafından çıkarılmasını talep ettiğini belirtti. Cinayetin ardından bazı FETÖ firarilerinin “hakkında gözaltı kararı verildiği” yönündeki paylaşımları üzerine Ankara’ya gittiğini ve ifade vermek için emniyete geldiğini anlattı. Telefon şifresinin sorulması üzerine, COVID-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını söylediğini ve şifreyi bir kağıda yazdığını, kağıda bakmasına izin verilmediğini iddia etti. Mahkeme başkanının “Şimdi hatırlıyor musun?” sorusuna ise “Hayır” cevabını verdi.

Osman Bayraktar: “Suçun İçinde Olsam Kendi Ayağımla Oraya Gitmem”

Sanık Osman Bayraktar, sanık Uzunlar ile otopark işlettiklerini, işletmede resmi ortaklığının bulunmadığını belirtti. Cinayetin ardından kendisini arayan bir arkadaşının Uzunlar’ın evinin önünde kalabalık bir grubun olduğunu söylediğini, bunun üzerine bu eve gittiğini anlatan Bayraktar, “Böyle bir suçun içinde olsam kendi ayağımla oraya gitmem” savunmasını yaptı. Sanıklardan Uzunlar’ı ortağı olduğu için tanıdığını aktaran Bayraktar, “Onun dışında bir bilgim yok” iddiasında bulundu.

Diğer Sanıkların Savunmaları

Levent Yüce:** Olay öncesi taksi durağı işlettiğini ve motosiklet alım satımı işleriyle uğraştığını dile getirdi. Satışa çıkardığı motosikletlerden birine, tetikçi Özyağcı’yı Ankara’da olay mahalline götüren sanık Vedat Balkaya’nın müşteri olduğunu anlatan Yüce, peşinat almasının ardından Balkaya’nın motosikleti alarak gittiğini, cinayetin ardından da tutuklandığını ifade etti.

Çağlar Zorlu:Yaşanan olayla hiçbir bağının olmadığını ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu. Zorlu, sanık Ülkü Ocakları eski yöneticisi Tolgahan Demirbaş’la aralarında geçtiği belirtilen “Bir program var, kişi bilgilerini girince adresini tespit ediyor” şeklindeki konuşmayla ilgili “Böyle bir program olmadığı için uydurma iki tane adres verdim.” savunmasını yaptı. Zorlu, Demirbaş’ın kendisine, “Haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz” diye bir ifade kullanmadığını da öne sürdü.

Aytaç Ataç:** Ticaretle uğraştığını, Tolgahan Demirbaş’ı müşterisi, Çağlar Zorlu’yu ise çocukluk arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını söyledi. Demirbaş ile Zorlu’nun, kişinin adresinin tespit edilmesi şeklindeki konuşmalarına şahit olduğunu, kafede otururken yanındaki kişinin bir telefon görüşmesi yaptığını, ardından Ateş’in öldürüldüğünü söylediğini aktaran Ataç, “Tolgahan’ı aradım, sordum. ‘Yok abi bilmiyorum, öğrenirsem dönerim’ dedi” ifadelerini kullandı.

Telefon Şifresini Yine Hatırlamadı

Davanın tutuklu sanıklarından avukat Serdar Öktem, soruşturmanın usulsüz olduğunu ileri sürerek, “Bu soruşturma bir camiaya yöneltilmek istendi” savunmasını yaptı. Soruşturma aşamasında kendisine “MHP üyesi misin?” diye sorulduğunu aktaran Öktem, “Evet, bundan da şeref duyarım. Ama ‘bunun soruşturmayla ne alakası var’ diye bunu soran savcıya söylediğimde savcı, ‘Tamam o soruyu çıkartalım’ dedi” ifadelerini kullandı. Cinayetin ardından FETÖ firarisi bazı kişilerin “hakkında gözaltı kararı verildiği” yönündeki paylaşımları üzerine Ankara’ya doğru yola çıktığını anlatan Öktem, emniyete ifade vermeye geldiğini, hakkında gözaltı kararı olmadığının söylenmesi üzerine buradan ayrıldığını dile getirdi. Soruşturma aşamasındaki sorgusunda, telefonunun şifresinin sorulması üzerine, “Kovid-19 geçirmesi nedeniyle şifreyi hatırlamadığını” beyan ettiğini anımsatan Öktem, şifreyi bir kağıda yazdığını, izin verilirse bu kağıda bakabileceğini emniyet görevlilerine söylediğini ancak bunun istenmediğini iddia etti. Öktem, mahkeme başkanının, “Şimdi hatırlıyor musun?” sorusuna “Hayır” cevabını verdi.

Öktem: “Suçla İlgim Yok”

Atılı suçla bir ilgisinin bulunmadığını savunan Öktem, “16 yıllık hukukçuyum, herhangi bir kaçma şüphem yok. Yargılama sonunda beraat edeceğime inancım tamdır. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum” dedi. Sanık Çep’in, “Sinan Ateş’ten Yargıtay’daki dosyası için yardım istediği” yönündeki savunması hatırlatılan Öktem’e, bu dosyanın olay tarihinde ne aşamada olduğu soruldu. Çep’in müvekkili olduğunu belirten Öktem, Çep hakkındaki dosyanın temyiz incelemesi aşamasında olduğunu aktardı. Ateş ile Ülkü Ocakları’nda aynı dönemde görev almadığını belirten Öktem, herhangi bir husumetlerinin de bulunmadığını iddia etti. Müşteki avukatlarının, “Hatırlaman halinde telefonun şifresini verir miydin?” sorusu üzerine Öktem, Avukatlık Kanunu’nun “sır saklama” başlıklı 36. maddesi gereği vermeyeceğini söyledi.

Duruşma Salonunda Gerginlik

Müşteki avukatlarından birinin, Öktem’in 6 ayrı telefon numarası olduğuna dair sorusuna, sanık avukatları itirazda bulundu. Avukatlar arasındaki diyaloğun uzaması üzerine duruşma salonunda kısa süreli gerginlik yaşandı. Mahkeme başkanı, avukatların tartışmayı sonlandırmasını istedi ancak tartışmanın sürmesi üzerine mahkeme başkanı ile müşteki avukatları arasında sözlü münakaşa yaşandı. Daha sonra, başkanın talimat

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.