Koreli yazar Yun Ko-eun, “Afet Gezginleri”nde doğal felaketlerin yaşandığı bölgelere tur yapan bir şirket üzerinden kapitalizmi sorguluyor.
Efnan Atmaca – Müzikte, filmlerde ve dizilerde dünyayı kasıp kavuran Kore rüzgârı edebiyatta da kendini gösteriyor. Kore edebiyatının genç isimlerinden Yun Ko-eun’un “Afet Gezginleri” adlı romanı dehşete düşürücü bir hikâyeyi konu alıyor. Afet bölgelerine düzenlenen turlar ülkenin en çok ilgi çeken tatil programlarından biri. Yona da böyle bir şirkette çalışıyor. Deprem, tsunami, obruk, iç savaş… Yaşanan felaketin boyutu ne kadar dehşet vericiyse düzenlenen tur o kadar dikkat çekiyor, katılım yüksek oluyor. Tura katılanlar yok olmuş yerleri görmek, ölen insanların hikâyelerini dinlemek, doğanın acımasız izlerini seyretmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Amiyane tabirle ‘kan çıkmazsa para yok’.
Yapay doğal felaket
Kitabın kahramanı Yona böyle bir şirkette çalışıyor. Bir tur öncesi yöneticisinin tacizine uğrayınca hayatı tamamen değişiyor. Tur için Vietnam yakınlarındaki küçük Mui adasına gidiyor. Mui, obruklarla dolu ama yeterince dehşet verici değil. O yüzden tur programından çıkmak üzere. Afet turları öylesine önemli bir geçim kaynağı ki adanın yöneticileri bu kapıyı kapatmak istemiyor. İnsan eliyle bir felaket yaratmanın peşine düşüyorlar. Ne kadar çok insan ölürse, ada ne kadar zarar görürse o kadar çok para kazanacaklar. Adada yaşayanlar da yaratılan senaryonun bir parçası olmak üzere. Replikleri yok, sadece numaraları var. Ve yapmaları gereken tek şey sevdiklerine bırakacakları dolgun bir ücret karşılığında ölümü kabul etmek. Ölenlere verilecek ücret yüksek, sağ kurtulanlar ise daha azına razı olmak zorunda. Bu senaryoyu yazmak için bir yazar bile tutulmuş. Kimse kimsenin rolünü bilmiyor. Sadece kimden direktif alınacağı söyleniyor. Bir pazar günü adada büyük bir felaket yaşanacak ve Mui, afet turları için vazgeçilmez bir durak olacak!
Yona farkında olmadan bu senaryonun parçası hâline geliyor. “Afet Gezginleri” günümüz insanını mercek altına alıp neden başkalarının felaketlerinden keyif alındığını sorguluyor. İnsanın içindeki ilkelliği, var olan şiddeti seyrederek yok ettiğini söylüyor. Acıma duygusunun bir nevi kendini tatmin olup olmadığını tartışmaya açıyor. Okur tam bunu sorgularken Ko-eun öyle bir sürpriz yapıyor ki eksen tamamen başka bir yöne kayıyor. Yazılan senaryo ile oynanan senaryoyu karşılaştırıyor Ko-eun. “Hangisi gerçek, hangisi senaryo?” sorusunu bırakıyor okurun kucağına. Hikâye öyle bir yere varıyor ki acaba aldığımız her nefes birilerinin keyfi için yaratılmış bir senaryonun parçası mı şüphesi içimize düşüyor. Elbette en büyük tartışma ise kapitalizm. Çünkü tüm bu olup bitenler kapitalist sistemin insana dayattığı zorunluluklar sonucu ortaya çıkıyor. Kapitalizmin insanı nasıl vahşi bir canavara dönüştürdüğünün bir anlatısı “Afet Gezginleri”. Her şey kurulan sistemin sekteye uğramaması için. Ucunda ölüm bile olsa…